Kutsal Dişilik ve İçimizdeki TANRIÇA – Banu Conker

Işıl Gence’nin Türkiye’deki ilk ve tek dişilik semineri olan Kuantum ve Dişilik Sanatı seminerine katıldığım zaman çok mutlu olmuştum. Zaman olarak da çok denk düşmüştü benim için. Seminerin sonunda Işıl, Şubat başı yapacağı iki günlük çalışmadan söz etmişti, bu da bir ilkti. İçimden ay dedim, daha ne olabilir, bugünkü çalışma o kadar güzel ki, daha ötesini düşünemiyorum, herhalde tekrarı olacaktır… Sonra bu semineri unuttum ben. Zaten o zamandan üstüne bir sünger çekmişim. Arkadaşım Esra Ekren hatırlattı ve kesinlikle gitmemi söyledi. Esra da bir şey söylerse bir şey biliyordur ve her zaman onun söylediklerine uymaya çalışırım. Rezervasyonu yaptırdım ve en sonunda 1 Şubat geldi.

İlk gün dişil enerjiyi çalıştık, içimizdeki dişi enerjiyle barıştık. Aslında bir şeyler yazmak istiyorum da şimdi, ne yazayım ki, o kadar anlatılmaz, sözcüklerle tasvir edilemez, ama bir o kadar da yaşanması gereken bir seminer ki… Hangi sözcük bunların karşılığını verebilir ki? Ancak değişen enerjimiz gösterecek seminerde yaşadıklarımızı…Sadece yedi tane Tanrıça karakteriyle tanışıp içimde hangilerinin olduğunu ve hangilerine ihtiyacım olduğunu öğrenmek bile benim hayatımda yanlış giden şeylerin ne olduğu konusunda aydınlattı. Farkedip de çözemediğim konular bir bir ortaya çıktı ve temizlendi. Çok dolu bir program, saatin nasıl geçtiğini anlamadan yaşadım semineri. Mükemmel meditasyonlarla yaşadıklarımız film olacak kalitede idi. Her meditasyon sonrası dansla pekiştirdik kararlarımızı.

İlk günün ortalarında yanımda oturan arkadaşın yüzünün ne kadar aydınlandığını gördüm. İnanılmaz bir deneyimdi. Siz hiç çevrenizdeki insanların yüzüne dikkatlice baktınız mı ve mutlu-mutsuz oldukları zamanlardaki enerji farkını gördünüz mü? İşte o kişi de içindeki karanlıkları attıkça yüzüne bir aydınlık geldi.

İkinci gün eril enerjiyi çalıştık. Ataerkil kalıpların çocukluğumdan beri hayatımı nasıl kısıtladığını gördüm. Bu bir yandan acı verdi, çünkü o kalıpların döngüsünü kıramamış ve yıllarca özgür görünen bir hapis hayatı yaşamışım. Son zamanlarda o kadar rahatsızlık veriyordu ki o hapishane, ama artık görünmeyen demir parmaklıkların dışına çıktım ve gerçek hayatı yaşamaya hazırım. İkinci gün de çok güzel meditasyonlarla hayatımızın aşk bölümünün planlarını değiştirdik. Beyaz atlı prensim artık hayallerimin ötesinde ve gelmek için hazır.

Bir arkadaşım bana dünyadaki tüm kaosun aslında dişil-eril enerjinin dengesizliğinden ortaya çıktığını söylediğinden beri, bu kadar barışa ihtiyacımız varken aslında yapmamız gereken tek şey kendimizi dengeye getirmek olduğunu anladığımdan beri bu seminerin aslında Işıl Gence’nin bile düşündüğünden daha değerli ve önemli olduğunun farkına vardım. Işıl Gence tüm dünyaya hizmet eden bir seminer oluşturmuş ve seminere giden herkes aslında bu hizmete ortak oluyor. Bu da benim için çok önemli bir şey. Eğer kadınsanız, aşk hayatınız yoksa ya da varsa ve mutsuzsanız, içinizde bir eksiklik, boşluk ya da engellenmişlik duygusu varsa bu seminerlere gitmenizi sevgiyle tavsiye ederim. Hayatınızda ne kadar büyük adımlar atacağınızı ve sağlıklı ilişkiler kurabileceğinizi tahmin bile edemezsiniz. Bu seminerden önce Kuantum ve Dişilik Sanatı seminerini almak şartı var, çünkü bu seminere hazırlık… Gidin ve aşkın tadına varmaya hazırlanın.

Banu Conker Bi’ Tutam Tuz

(Visited 8 times, 1 visits today)